Termopil geçidinin kahraman müdafii Leonidas “silâhlarını teslim et” diyen düşmanına “gel de al!” demiş, ölünceye kadar çarpışmıştı.
İbrahim Alaettin Gövsa
Elenlerin Epirde kazandıkları son zaferler, bütün dünyaca hayretle ve hayranlıkla karşılandı. Küçük bir bünye içinde büyük bir ruh taşıyan Davut, iri cüsseli Calut’u bir defa daha yere sermiş oldu. Yurt müdafaası uğurunda gösterilen bu kahramanlığı düşününce yirmi beş asır önceki Termopil menkıbesini hatırlamamak mümkün değildir.
Termopil, eski Yunanistan’ın Tesalya tarafından kapısı sayılan bir geçidin adıdır. Civarındaki dağlarda kükürtlü sıcak su kaynakları bulunduğu için geçide “sıcak kapılar” manasına Thermopyles derlermiş. Bir tarafı deniz, bir tarafı sarp bir dağ olan geçit, yedi kilometre kadar sürermiş. Genişliği bazı yerlerde on metreye kadar indiği için dağ cihetini tutan bir kuvvet kendine çok üstün hücumları buradan karşılayabilirmiş. Sonraları asırlar geçtikçe deniz, sahili doldurduğu için bugün geçit hayli genişlemiş ve bazı yerleri bir kilometreyi bile geçmiştir.
Milâttan 480 yıl önce İran orduları tıpkı bugünün İtalyanlarındaki tafra ile küçük Yunan milleti üzerine hücum ettiler. Elenler tarafından geçidi tutmaya Isparta’nın kahraman kıralı Leonidas memur olmuştu. İranlılar muhteşem orduları ile geçidi zorladılar. Fakat Leonidas, bir avuç Ispartalı ile karşı duruyor ve müstevliye yol vermiyordu, iki taraf kuvvetinin korkunç nispetsizliği karşısında Yunanlılara iki tabiat unsuru yardım ediyordu: Biri sarp dağların dar geçide hâkim oluşu, İkincisi ve en mühim mi de o zamanki Isparta cengâverlerinin ruh itibariyle bu dağlardan daha çetin bulunuşudur.
Termopil muharebeleri devam ettiği günler zarfında ananeye nazaran Iran kumandanı Ardişir veya Sarhas Yunan kumandanına “silâhlarını teslim et!” diye bir mektup yazmıştı. Leonidas ayni mektubun altına “gel de al!” kelimelerini yazarak tarihte meşhur olan cevabını verdi. Fakat beşinci kola mensup insanlar dünyanın her devrinde eksik olmamıştır. Termopili kuvvetle geçmek imkânını bulamayan İranlı kumandan hain bir çobanı elde etti ve onun kılavuzluğu ile dağ patikalarından askerini geçirerek bir gece ansızın Yunanlıları arkadan bastırdı.
Leonidas ihanete uğradığını anlayınca yanındaki askerin hepsini esir düşmekten kurtarmak için yalnız üç yüz kişi ayırdı ve ötekileri geçitlerden uzaklaştırdı. Müstevli orduyu oyalamak üzere bu üç yüz kahramanla geçidin en geniş bir noktasına çekilerek en son neferi can verinceye kadar düşmanla çarpıştı. Nihayet vücudu delik deşik olarak kahramanca öldü ve üç yüz kişiden de tek bir nefer kaçmadı, kılıç elde can verdi.
İşte yirmi beş asırdan beri bütün garp tarihinde ve edebiyatında vatan müdafaasına örnek tutulan Termopil müdafaası böyle oldu. Yunanlılar müstevliyi dönmeye mecbur ettikten sonra Leonidas ve arkadaşlarım temsil etmek üzere Termopilde büyük bir aslan heykeli yapmışlardı ve bir kayalığın üzerine şu cümleler kazıldı: “Yolcu! git Isparta’ya söyle ki, biz kanunlarına itaat etmek için can verdik!”
Termopil, eski Yunanistan’ın şark kapısı demekti. İranlılar bu kapıdan girerken tarihi bir kahramanlıkla karşılaştılar. Epir, bugünkü Yunanistan’ın garp kapısı hükmündedir. İtalyanlar girerken değil, bu kapıdan kaçarken yine tarihî bir kahramanlıkla teşyi edilmiş oluyorlar. 2 bin beş yüz yıl önceki Termopil menkıbesinde biraz şiir halesi ile süslenmiş bir masal çeşnisi vardır. Fakat bugünkü Yunanlı dostlar hakkıyla övünebilirler, çünkü Epir zaferi tam manası ile bir hakikattir.!
İbrahim Alâettin Gövsa